7 Mart 2017 Salı

Alt peştmal'da ki Dingo ve yanındaki Cimo giller...

Alt peştmal'da ki Dingo ve yanındaki Cimo gilin bağını hatırlayacaksınız..
Hani kiraz, şilor salor ve dut ağaçlarının, ceviz ağaçlarına yoldaşlık ettiği bağ. Sulak ve yem yeşil çimenleri ve arkasındaki dağın eteklerini saran Ermenilerden miras kalan adıyla 'Tıhtımorikler'iyle ünlü bağ..
İşte bu Cimo 1959 senesinde askere geldi Ankara'ya..Tabi akrabamız...Hemen sahiplendi annem. Her hafta izne çıktığında çamaşırlarını yıkanması için getirir oldu...Tumanlar hariç..O da utandığından..
Bir yakını daha var Azize..Yeni gelin getirmişler Bitlis'ten. Bent Deresinde kerhaneyi geçtikten sonra Aktaş'a doğru bir eski gecekonduda oturuyorlar...Kaynatası Topal Kerimo Ankara'ya yeni indiğimizde Babamı ceketinden tutarak havaya kaldıran ve Ankara Garında gülüşmelere neden olan o efsane adam Abdulhekim'in abisi..Güya İstiklal Savaşı gazisi...Madalyalı..Ben o gün bu gündür hiç inanmıyorum..Samanlık gazisi olduğuna da adım gibi eminim.
Sahtekar, üçkağıtçı tuhaf ve sevimsiz bir adam..
Ev Hatip Çayı kenarında...Ağaçlıklı iki katlı ve üst katın önünde uzun bir balkonu var..Pencere kenarında oturduğunda en uçtaki mutfağı da ta içine kadar görebiliyorsun.
Cimo akrabası yeni gelin Azizeyi görmek istedi bir geldiğinde..
Sağı solu seyrederek gidiyoruz Ben Nermin Yengem ve Cimo.. Çocuklar o boklu derede yüzüyor...Anaları sülük çıkarıyorlar dereden..Şişelere koyup Aktarlara satıyorlar..
Çok iyi karşılanıyoruz...İki akraba hasret giderirken, Topal Kerimo her zaman olduğu gibi kahramanlıklarını anlatıyor..Ayağının nasıl koptuğundan bahsediyor....Bizimkiler acı duyuyorlar anlattıklarından...Ben hariç...İnanmışım sahtekarlığına. Annemin iddiaları yer etmiş bende..
Azize kahve yapmak için mutfağa gidiyor..
Oturduğum yerden görüyorum mutfağı...Gaz ocağını yakıyor. Bir süre pompalıyor Harlanınca cezveyi koyuyor ocağa...Kaşıkla kahve dolduruyor. su ekledikten sonra küp şeker ilave ediyor. Karıştırmaya başlıyor...Küp şeker erimedi ki, çay kaşıyla çıkarıp ağzında eritiyor ve tekrar cezveye koyuyor...
Kahveler geldi..Herkes aldı...Ben dokunuyor diye almadım..
Israr ediyorlar..'Kesin Dokunur kusarım şimdi diyorum' ve tehlikeyi atlatıyorum.
Nasıl içiyorlar höpürdeterek inanılmaz..
Lezzeti dilden geliyor zahar...
Gitme vakti geldi vedalaştık tam çıkacağımız anda..
Topal Kerimo Kalkamıyorum kusura bakmayın çocuklar üç gün evvel eve hırsız girdi..Namussuz herif benim protez bacağımı çaldı..Ne bok yiyeceğim bilmiyorum diyor...
Ben kendimi dışarı dar atıyorum... Bir gülme tutuyor beni...
Yolda bir kaç kez kahve güzel miydi diye soruyorum..
Yengem huylanıyor..'İkide birde neden aynı şeyi soruyorsun diyor'
Kahvenin yapılış hikayesini anlatıyorum..
Yengem öğürüyor...
Cimo'da tık yok..
E nede olsa akrabası...Belki de tükürüğü helaldir diyor..


27-Subat-2017

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder