7 Mart 2017 Salı

Nikah masasında Bitlis'in kurtuluşu..

1978 de evlendim..
Fukara evliliği...
Nikah günü aynı zamanda Bitlis'in kurtuluş günüydü..
8 Ağustos..
Nikah masasında Bitlis'in kurtuluşu, Ergun'un batışı diye bağırdım..
Nikah memuru bir süre nikahı kıyamadı, kendisi ve salondakiler aralıksız gülüyordu.
İşe yeni başlamışım. Para, pul yok.
Halamın Keçiören'de ki bağ evinin alt katında bulunan iki odalı, aralığı, salonu falan bulunmayan küçük bir yer..
Bir odada yatak, diğerinde altı sandalye bir portatif masa...
Hiç bir şeyimiz yok..Ne televizyon, ne buz dolabı...
Yemeklerimizi üst katta halamın dolabına koyuyoruz..
Halam, kocasından miras kalan kaynanası ve benim yüz yaşını geçmiş, rekora giden nenemle birlikte yaşıyor.
televizyon için çıkıyoruz bazı akşamlar..İhtiyarların uykusu geliyor, pinekliyorlar. Mecburen eve dönüyoruz..
Evimizin önü bahçe. Yazın rahatız..
Halam bu böyle olmayacak diyor.. Dört bin lira verip bir buzdolabı almamızı sağlıyor...Kısmen rahatlıyoruz..Küçük tüp kullanıyoruz..
Mutfağımız da küçük...Ha unuttum, dolap olmadan önce, küçük bir testimiz var, gece dışarı koyuyoruz, soğuyor.Gündüz o suyu içiyoruz..Bedevi çadırında yaşar gibiyiz. Bir devemiz eksik..
Bu gün Keçiören Belediyesinin bulunduğu Kalaba denilen yerin tamamında bostanlar var.. Yürüyerek gidip, domates, biber gibi şeyler alıyoruz,zeytin ve peynir eşliğinde hayatımızı sürdürmeye çalışıyoruz..
Her şey bulunmuyor. Kuyruklarda bekliyorum. Yağ hele hiç yok..
Yirmi litrelik bir pamuk yağı almak için Gimanın önünde saatlerce bekliyorum..Sırada yüzlerce insan var..Alıyorum..Tüm akrabalar akın ediyor bize. Küçük şişeler halinde paylaşıyoruz..
Halamın torunu Hakan her gün halamı ziyarete gelir..Bizim tüp ihtiyacımızı da o üstlenmiştir. Gider değiştirir.. Günlük ekmeğimizi de o alır..
Bir gün Hakan gelince bir ekmek alsın diye eşimin bıraktığı parayı alan ninem bakkala kendi gider. Halam fark etmez gittiğini..
Zaten bunamış olan kadıncağız, dönüşünde yolunu kaybeder..Tezikmiş bir kuşa döner...
O gün gece yarısına kadar aramadığımız yer kalmadı..
Sebep olmanın ağır yükü altında eziliyoruz..Sıkıntımız büyük...Kadın hala yok..
Komşumuz Muharrem, Kurmay Albay...Jandarmayı, polisi sanki alarma geçiriyor. Arama sürekli yapılıyor.. Nafile..
Meğer kadının biri bulmuş, evine götürmüş..Kocasının işten dönmesini bekliyormuş...Karakola götürmek için..Kocasının da o gün geç döneceği tutmuş..
Gece geç vakit karakoldan aradılar..'Bir teyze var.' gelin bakın sizin ki mi diye..Koşturduk...
Hayatımın en acı günlerinden biriydi...
Ve hayatımda en çok ağladığım gündü...
Sahne beni harap etmişti..
Küçük bir odada, sandalyede oturuyordu ninem..
İnanmayacaksınız, inanılası da değil...
Döndü bana...Bitlis şivesiyle...''Ke harde kaldız' dedi..Yani nerede kaldınız bu saate kadar, diyordu...
Ağlıyordu...Ben de ağlamaya başladım..Hem ne ağlama..
Götürmek için ayağa kaldırdığımda, gördüğüm şey inanılmazdı...
Bize aldığı ekmek..Tek eliyle bastırmış halde, göğsünde duruyordu...

25-Subat-2017

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder