Lâlahan'dan Kayaş'a kadar billur gibi akan Hatip Çayı Ankara şehir merkezine girdiğinde boklu bir dereye dönüşürdü.
Dışkapı civarında geniş bostanlar yer alırdı..'Kazık içi Bostanları'
Her ihtiyacımızı oradan alırdık çocukluğumda.
Yola yakın ve dere kenarında, badem ağaçları arasında Ankara'nın ilk açık hava sineması olan 'Dumlupınar' vardı..
Dayımla ben çok sık giderdik bu sinemaya..
Bostanların bulunduğu bu geniş alanın doğru dürüst yolu hiç yoktu.. Yağmurlu günlerde ayakkabılar kırmızı çamura saplanır, kurtulmak bir mesele halini alırdı..
İki Bitlis'li hemşehrimizin evi bu bostanların arasındaydı.
Biri ünlü Eşkiya Feto'nun oğlu Yunus'un
Ailem Yunus'tan pek hoşlanmazdı..Oğlancı olduğu söylenirdi..Hiç görüşmezdik..
Diğeri ise Samanpazarı'nda süpürgecilik yapan Neşet Amcanın...
Neşet Amca ve karısı Münife hoş insanlardı. Dindar, kendi halindeydiler, misafiri de çok severlerdi..O yüzden sık giderdik evlerine...
Amca kısa boylu, Münife teyze çok uzun boyluydu. Siyah kalın gözlükleriyle kör kemancıları çağrıştırırdı bana. Çok gülerdim.
Bitlis'in Taxşut semtindendiler..
Evlendiklerinde Bitlis'te, birinin çok kısa, diğerinin çok uzun boylu olması bir tekerlemenin doğmasına neden olmuştu. Ve bu yüzden de şehri terk edip Ankara'ya adeta kaçmışlardı.
'Münife uzun, Neşet kısa'
'Mehle düştü kısa fısa'
Tüm milletin dilinde bu olunca sokağa bile çıkamıyorlardı
Yani Biri uzun biri kısa, mahalle düştü dedikoduya diyorlardı. Bitlis şivesiyle..
Hatırladığım bir olayları da, Münife Teyzenin annesi gelmişti Bitlis'ten. Çıkrıkçılar yokuşunda bir mağazaya girmişler..
Annesi sütunda bulunan aynada kendini görünce konuşmaya başlamış.. Münife Teyze ne yapıyorsun anne dediğinde..'Bir hemşerim gelmiş onunla konişirem ' demişti...
Dışkapı civarında geniş bostanlar yer alırdı..'Kazık içi Bostanları'
Her ihtiyacımızı oradan alırdık çocukluğumda.
Yola yakın ve dere kenarında, badem ağaçları arasında Ankara'nın ilk açık hava sineması olan 'Dumlupınar' vardı..
Dayımla ben çok sık giderdik bu sinemaya..
Bostanların bulunduğu bu geniş alanın doğru dürüst yolu hiç yoktu.. Yağmurlu günlerde ayakkabılar kırmızı çamura saplanır, kurtulmak bir mesele halini alırdı..
İki Bitlis'li hemşehrimizin evi bu bostanların arasındaydı.
Biri ünlü Eşkiya Feto'nun oğlu Yunus'un
Ailem Yunus'tan pek hoşlanmazdı..Oğlancı olduğu söylenirdi..Hiç görüşmezdik..
Diğeri ise Samanpazarı'nda süpürgecilik yapan Neşet Amcanın...
Neşet Amca ve karısı Münife hoş insanlardı. Dindar, kendi halindeydiler, misafiri de çok severlerdi..O yüzden sık giderdik evlerine...
Amca kısa boylu, Münife teyze çok uzun boyluydu. Siyah kalın gözlükleriyle kör kemancıları çağrıştırırdı bana. Çok gülerdim.
Bitlis'in Taxşut semtindendiler..
Evlendiklerinde Bitlis'te, birinin çok kısa, diğerinin çok uzun boylu olması bir tekerlemenin doğmasına neden olmuştu. Ve bu yüzden de şehri terk edip Ankara'ya adeta kaçmışlardı.
'Münife uzun, Neşet kısa'
'Mehle düştü kısa fısa'
Tüm milletin dilinde bu olunca sokağa bile çıkamıyorlardı
Yani Biri uzun biri kısa, mahalle düştü dedikoduya diyorlardı. Bitlis şivesiyle..
Hatırladığım bir olayları da, Münife Teyzenin annesi gelmişti Bitlis'ten. Çıkrıkçılar yokuşunda bir mağazaya girmişler..
Annesi sütunda bulunan aynada kendini görünce konuşmaya başlamış.. Münife Teyze ne yapıyorsun anne dediğinde..'Bir hemşerim gelmiş onunla konişirem ' demişti...
Çocukları olmuyordu..
Yıllarca bunun acısını yaşadılar. Sonunda Necla adında bir kız çocuğunu evlatlık aldılar.
Nasıl bir sevgi ve fedakarlıkla onu büyüttüler bilemezsiniz..
Yemediler yedirdiler. Giymediler giydirdiler.. ruhlarını verdiler kıza.. Demet Evler semti yeni kurulmuştu. oradan tek katlı bir ev alıp Necla'nın üstüne yaptılar.. Aynı çevreden bir kaç arsa da aldıklarını söyleniyordu..
1960 lı yıllarda araba almak, her babayiğidin harcı değildi,,
Kıza bir de Ford marka araba da aldılar...
Kız evlenme çağına geldi..
Muhteşem bir düğün yaptılar sevgili kızlarına..
Buraya kadar iyi giden hayatları, bir anda kâbusa dönmüştü.
Kız evlendikten bir müddet sonra, bu zavallı Dünya iyisi insanları kapı dışarı etti.
Bir anda her şeylerini kaybettiler..
Neşet Amca kalp krizi geçirip öldü..
Saman Pazarı'ndaki dükkanları yok pahasına satıldı.. Borçlarının bir kısmını zor ödedi Münife Teyze
Viraneye döndü...Bir yakınlarının yanına .sığındı. Bir kaç yıl sonrada öldü...
Yıllarca bunun acısını yaşadılar. Sonunda Necla adında bir kız çocuğunu evlatlık aldılar.
Nasıl bir sevgi ve fedakarlıkla onu büyüttüler bilemezsiniz..
Yemediler yedirdiler. Giymediler giydirdiler.. ruhlarını verdiler kıza.. Demet Evler semti yeni kurulmuştu. oradan tek katlı bir ev alıp Necla'nın üstüne yaptılar.. Aynı çevreden bir kaç arsa da aldıklarını söyleniyordu..
1960 lı yıllarda araba almak, her babayiğidin harcı değildi,,
Kıza bir de Ford marka araba da aldılar...
Kız evlenme çağına geldi..
Muhteşem bir düğün yaptılar sevgili kızlarına..
Buraya kadar iyi giden hayatları, bir anda kâbusa dönmüştü.
Kız evlendikten bir müddet sonra, bu zavallı Dünya iyisi insanları kapı dışarı etti.
Bir anda her şeylerini kaybettiler..
Neşet Amca kalp krizi geçirip öldü..
Saman Pazarı'ndaki dükkanları yok pahasına satıldı.. Borçlarının bir kısmını zor ödedi Münife Teyze
Viraneye döndü...Bir yakınlarının yanına .sığındı. Bir kaç yıl sonrada öldü...
Doğa sanki intikam peşindeydi.
Ford arabayla Antalya'ya tatile giderlerken, beş takla attılar.
Kocası ve Necla hayatlarını kaybettiler..
Hayret edilecek bir şeydir ki.
Küçük çocuklarının ise burnu bile kanamamıştı...
Ford arabayla Antalya'ya tatile giderlerken, beş takla attılar.
Kocası ve Necla hayatlarını kaybettiler..
Hayret edilecek bir şeydir ki.
Küçük çocuklarının ise burnu bile kanamamıştı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder