Götüreceğim eşyaları poşetledim.
AVM nin yanına kadar taksiyle gittikten sonra, patika yola girdim.
Poşetlerin birinde çok kullandığım iki ayakkabı, diğerlerinde oğlum Baran'ın kendisine dar gelen pantolon, gömlek, kazak ve tişörtleri var. Ali Rıza'nın babası Cemal'e uyacağından eminim.
Yol daha da güzelleşmiş. Leylak kokuları insanın içine işliyor,
Baharın, yeniden dirilişin bir hatırlatması olduğunu düşündürüyor. Kavak pamukçukları yola sanki kar yağmış gibi bir özellik katmış. Küçük kır çiçekleri , geçerken sevinçle el sallıyorlar, biraz da sanki utanıyorlar.
Karşıdan bir çocuk geliyor. Elindeki sopayı ağaçlara sürte sürte, bir de ıslık tutturmuş. Bir türkünün melodisi ama bulamıyorum.
Geçerken ara veriyor ıslığına ''Merhaba Amca'' diyor..Hoşuma gidiyor.. Büyümüş bu çocuk diyorum kendi kendime.
Evin bahçesinde Cemal, beni görünce. Elindeki sigarayı ne yapacağını şaşırıyor.''İçebilirsin'' diyorum. Şark terbiyesi kendini gösteriyor. ''Olur mu abi ''diyor. Üstelemiyorum.
Paketleri alıyor elimden. Karısına sesleniyor. Kapıya çıkıyor kadın. Elimi öpmeye yelteniyor..''Ben kimseye el öptürmem, çocuklarım dahil diyorum. Rahatlıyor.
Tahmin ettiğim gibi giyecekler ve ayakkabılar Cemal'e tam uyuyor.. Hatta küçük bir defile sunuyor bize.. Kadın inceden, inceden gülüyor..
Ali Rıza, ablasına yemek götürmüş. Şimdi neredeyse gelir diyorlar..
Çok boş ve eşyaları eski tam bir fukara evi...Çok eski bir televizyon ve başlıklı karyola ilk bakışta dikkatimi çekiyor...Onlardan daha iyi gözüken bir de buz dolabı var..
Yerde Kars işi kilimler, desenleriyle insana huzur veriyor.. Beni tam altmış yıl gerilere götürüyor... Bir an düşünüyorum, Bizim evin yanında bu ev bir zengin evi gibi duruyor..,''
Uzaktan beni görünce koşmaya başlıyor Ali Rıza..Sarılıyor bana, yanaklarımı öpüyor. Ben de onu..
Yanıma ilişiyor, hiç kalkmıyor. İkide bir dönüp sevgiyle yüzüme bakıyor ve biraz daha sokuluyor.
Bir süre sonra babası ''Hadi sen git oyna, dedeni rahat bırak'' diyor. Tam ben müdahale edecekken, sana söyleyeceklerim var. Diyor.. Bir şey diyemiyorum.
Başkasından duyarsan hakkımızda kötü düşünürsün diye söze başlıyor. Merak ediyorum, bu esrarengiz durumu..
''Bu mıntıkada bir çok hemşehrim var, birinden duyacağına kendim açıklamak durumundayım ''diyor. Daha da meraklanıyorum şimdi..
Biz köyün dönmeleriyiz ''Fılle''yiz yani diyor..
Babamın babası, yani dedem, Müslümanlaştırılmış Ermeni'lerden biridir. Diye devam ediyor.
Köylümüz müteahhit de aynıdır.. O da dönmedir..Hatta babası köyün imamıdır abi diyor. Buz gibi kesiliyorum...Yadırgadığımdan değil, insanın insana yaptığı zulümden...
Müslümanız Elhamdülillah..Fakat kurtulamıyoruz eski kimliğimizden, köyde mezar yerimiz bile ayrıdır. İki cami vardır köyde.. Bizimkine gelmezler.. ''Gavur İmamın arkasında namaz kılınmaz'' derler...
İmam maaşsız hizmet verir. Biz onun iaşesini temin ederiz. Diyor.
Müteahhitin bize düşkünlüğü de bu nedendendir diye ilave ediyor..
Benim için hiç önemi olmadığını,hepimizin kardeş olduğumuzdan falan bahsediyorum. Kavruk adamın gergin yüzü giderek rahatlıyor.. Ve kalkıp kucaklıyorum onu.. Sen benim kardeşimsin, Ali Rıza'da torunum.. Söyleme cesaretini de alkışlıyorum senin diyorum..
''Benim Ermeni, Süryani, Rum, Kürt , Yahudi Türk, Ezidi bir çok arkadaşım var...Yok birbirimizden farkımız Cemal, hepimiz kardeşiz..Bizi birbirimize düşman eden, kirli politikalar ve çıkarlardır. Bunu sakın unutma diyorum.
Gözünün içi gülüyor. Hem o hem de ben rahatlıyoruz...
Artık gitme zamanım geliyor..
Kucaklıyorum baba oğulu...
Sarılıyorlar...
Yine yanaklarımı öpüyor Ali rıza...Yine gel dede diyor...
Patika yoldayım yine..Yürüyorum...
Bu defa ben bir memleket türküsü tutturuyorum inceden..
AVM nin yanına kadar taksiyle gittikten sonra, patika yola girdim.
Poşetlerin birinde çok kullandığım iki ayakkabı, diğerlerinde oğlum Baran'ın kendisine dar gelen pantolon, gömlek, kazak ve tişörtleri var. Ali Rıza'nın babası Cemal'e uyacağından eminim.
Yol daha da güzelleşmiş. Leylak kokuları insanın içine işliyor,
Baharın, yeniden dirilişin bir hatırlatması olduğunu düşündürüyor. Kavak pamukçukları yola sanki kar yağmış gibi bir özellik katmış. Küçük kır çiçekleri , geçerken sevinçle el sallıyorlar, biraz da sanki utanıyorlar.
Karşıdan bir çocuk geliyor. Elindeki sopayı ağaçlara sürte sürte, bir de ıslık tutturmuş. Bir türkünün melodisi ama bulamıyorum.
Geçerken ara veriyor ıslığına ''Merhaba Amca'' diyor..Hoşuma gidiyor.. Büyümüş bu çocuk diyorum kendi kendime.
Evin bahçesinde Cemal, beni görünce. Elindeki sigarayı ne yapacağını şaşırıyor.''İçebilirsin'' diyorum. Şark terbiyesi kendini gösteriyor. ''Olur mu abi ''diyor. Üstelemiyorum.
Paketleri alıyor elimden. Karısına sesleniyor. Kapıya çıkıyor kadın. Elimi öpmeye yelteniyor..''Ben kimseye el öptürmem, çocuklarım dahil diyorum. Rahatlıyor.
Tahmin ettiğim gibi giyecekler ve ayakkabılar Cemal'e tam uyuyor.. Hatta küçük bir defile sunuyor bize.. Kadın inceden, inceden gülüyor..
Ali Rıza, ablasına yemek götürmüş. Şimdi neredeyse gelir diyorlar..
Çok boş ve eşyaları eski tam bir fukara evi...Çok eski bir televizyon ve başlıklı karyola ilk bakışta dikkatimi çekiyor...Onlardan daha iyi gözüken bir de buz dolabı var..
Yerde Kars işi kilimler, desenleriyle insana huzur veriyor.. Beni tam altmış yıl gerilere götürüyor... Bir an düşünüyorum, Bizim evin yanında bu ev bir zengin evi gibi duruyor..,''
Uzaktan beni görünce koşmaya başlıyor Ali Rıza..Sarılıyor bana, yanaklarımı öpüyor. Ben de onu..
Yanıma ilişiyor, hiç kalkmıyor. İkide bir dönüp sevgiyle yüzüme bakıyor ve biraz daha sokuluyor.
Bir süre sonra babası ''Hadi sen git oyna, dedeni rahat bırak'' diyor. Tam ben müdahale edecekken, sana söyleyeceklerim var. Diyor.. Bir şey diyemiyorum.
Başkasından duyarsan hakkımızda kötü düşünürsün diye söze başlıyor. Merak ediyorum, bu esrarengiz durumu..
''Bu mıntıkada bir çok hemşehrim var, birinden duyacağına kendim açıklamak durumundayım ''diyor. Daha da meraklanıyorum şimdi..
Biz köyün dönmeleriyiz ''Fılle''yiz yani diyor..
Babamın babası, yani dedem, Müslümanlaştırılmış Ermeni'lerden biridir. Diye devam ediyor.
Köylümüz müteahhit de aynıdır.. O da dönmedir..Hatta babası köyün imamıdır abi diyor. Buz gibi kesiliyorum...Yadırgadığımdan değil, insanın insana yaptığı zulümden...
Müslümanız Elhamdülillah..Fakat kurtulamıyoruz eski kimliğimizden, köyde mezar yerimiz bile ayrıdır. İki cami vardır köyde.. Bizimkine gelmezler.. ''Gavur İmamın arkasında namaz kılınmaz'' derler...
İmam maaşsız hizmet verir. Biz onun iaşesini temin ederiz. Diyor.
Müteahhitin bize düşkünlüğü de bu nedendendir diye ilave ediyor..
Benim için hiç önemi olmadığını,hepimizin kardeş olduğumuzdan falan bahsediyorum. Kavruk adamın gergin yüzü giderek rahatlıyor.. Ve kalkıp kucaklıyorum onu.. Sen benim kardeşimsin, Ali Rıza'da torunum.. Söyleme cesaretini de alkışlıyorum senin diyorum..
''Benim Ermeni, Süryani, Rum, Kürt , Yahudi Türk, Ezidi bir çok arkadaşım var...Yok birbirimizden farkımız Cemal, hepimiz kardeşiz..Bizi birbirimize düşman eden, kirli politikalar ve çıkarlardır. Bunu sakın unutma diyorum.
Gözünün içi gülüyor. Hem o hem de ben rahatlıyoruz...
Artık gitme zamanım geliyor..
Kucaklıyorum baba oğulu...
Sarılıyorlar...
Yine yanaklarımı öpüyor Ali rıza...Yine gel dede diyor...
Patika yoldayım yine..Yürüyorum...
Bu defa ben bir memleket türküsü tutturuyorum inceden..
Liverimin kaytani
Sen geldin, yarim hani
Benim sevenim çoktur
Candan sevenim hani...
Sen geldin, yarim hani
Benim sevenim çoktur
Candan sevenim hani...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder