13 Mayıs 2017 Cumartesi

Tuhaf bir toplum..

Bu toplumda hastalık haline gelmiş, ve tedavisi henüz keşfedilmemiş bir gariplik var.
Kolaycılık ve kestirmecilik...
Bir yerden bir yere giderken ilk sorunuz genellikle ''En kestirme yol hangisi acaba''diye sorarız.
Biri ya ''Eryaman çok kötü bir semt''diye ahkam kesse.Sorarsın ''Gördün mü kardeşim''.''Yok arkadaşım görmüş''der.
Ya hu kardeşim. Arkadaşın belki şaşıdır, belki zevkleriniz farklıdır neden böyle karar veriyorsun desen küser. Seni Facebook arkadaşlığından hemen atar.
Komşunun baş ağrısına gelen ilacı,ertesi gün doktora yazdırmaya gideriz. İşin ilginç yanı doktor da kolaycıdır ve kestirmecidir. İlacı hemen yazar.
Ülkede bir istisna vardır. Taksiciler onlar kestirmeci değil, kolaycıdırlar.. Yolu uzatarak,parayı kolay kazanmanın yolunu tespit etmişlerdir.Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Neden mi yazdım buraya kadar...
Şimdi, bizim ülkemizde kitap okuma alışkanlığı yok. E kitap okumak, hele ki, sistematik ve çapraz okumak herkesin harcı değildir. Zahmetlidir.
Okuyanları imtihan eden çeşitli odaklar oluşur...
'Hasan mı. O Marksizmi bilmez''
Hüseyin. ''Onun daha 'Dönek Kautsky'den haberi yok''.
Naciye ''Onun da 4. Duma'daki Melinowsky'nin Çar'ın ajanı çıktığından habersiz''diyen ve eleştiren. öğretmenler giderek çoğalır..
Dünyayı yutsan bir şeyi bilemediğin zaman, karşındakinin senin hakkındaki düşüncesi hemen değişir.
Sarımsaklı'da Erol Türker'in sorduğu bir şeyi bilememiştim. Bana ''Sen de bi bok bilmiyorsun '' demişti. Hiç unutmam. Dostluğumuzun son cümlesi olmuştu bu.
Yakın arkadaşlarım bilir. Hiç bir konuda iddialı ve yeterli değilimdir..Daha doğrusu tek kanala sokamam kendimi...Araştırmalıyım, sorgulamalıyım.
Din milliyetçilikte bu zorluk neredeyse sıfırdır.
Dört beş sure, Kelime-i şehadet, İslam'ın şartı bilindiğinde
Diğerinde 'Ben milliyetçiyim'' diyerek kafa tokuşturduğunda iş biter. Kolaydır..Sırtın sıvazlanır. Sen hak ettiğin yere gelmişsin demektir.
İşte bu kestirmecilik ve kolaycılık, bizi kitap okumayan gençlerimizi kendine hızla çekmektedir..
Genç kızlarımız, başını örtüp, namaza niyaza başlayınca ve kısmeti çıkıp evlenince tüm yaşamın sırlarına çözmüş ve cennetin kapılarında olduğunu kabul eden bir algıyla şekillenmişlerdir
Gözleri öyle bağlanmıştır ki...
Bir tavuk hükmünde olduklarının farkında bile değildirler..
Biliyorsunuz..
Tavuk su içer.. Başını kaldırır Allah'a bakar..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder