Dün gidip gelmeyi sorun ederken, sevgili hocam Büşra Ersanlı' not alırsan yolda, güzel hikayeler çıkabilir demişti..
Metro içinde özellikle oturmadım..
İnsanları, yaptıklarını, taşıdıklarını izledim..
Yedi kişi tespih çekiyordu..
Bıyığı, ibne kaşı gibi olan biri, bana çok kötü bakıyordu. Yanında iki yetişkin kız vardı...Sanırım kızlarıydı..Biri kitap okuyordu...Nihal Atsız'ın 'Bozkurtların Dirilişi' olanını...
Uzaklaştım..
17 kişi telefonlarına gömülmüş, ilim ve irfanla uğraşıyorlardı..
Üç kişinin karşılarında oturan güzel kızın bacaklarına takılmıştı gözleri...E ben de bakmak durumunda kaldım...Allah affetsin. Bakılmayacak gibi de değildi hani...Ama ben araştırmacıydım. Zorunlu bir bakış atmıştım.
Bastonlu, oldukça yaşlı bir amcanın o çok kalın gözlükleriyle, baksa da bir şey göreceği meçhuldu..Üstelik tiki de vardı. Öpücük atıyordu dudakları herkese..
Üç kişi Arapça yazılar okuyordu...
Biri hem okuyor, hem üflüyordu...En alimi oydu..
Üç kişi takkeli, çirkin sakallı ve Konya şalvarlıydı..
Biri şalvarının önünde elleriyle bir şey arıyordu..Buldu mu sonunda bilemiyorum..
Son derece şık bir adam, siyah gözlükleriyle, James Bond filminden. çıkıp metroya zorla bindirilmiş gibiydi...Gelen ilk durakta indi..Fazla gözlem yapamadım..
Genç bir kadın, geniş bir mendille kapattığı memesini neredeyse beş yaşlarında olan bir çocuğun ağzına tıkamıştı...Demek ki, kocası Hollanda'ya kızmış ineği kesmişti..
Anonsu duymasam..Evin yolunu şaşııracaktım
Gelen istasyon Eryaman 5...
Next station Eryaman 5
Eve döndüm..
Ağır bir ter kokusu vücudumu sarmıştı....
Bıyığı ibne kaşı gibi olan adam sanki benim peşimdeydi..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder