Neden babasından çok az bahsediyor diyenleriniz olacaktır..
Hakları da yok değil..
Hakları da yok değil..
Annem isyankardı, kavgacıydı, haksızlığa hiç gelemezdi..
Babamla amca çocuklarıydı..Babam yedi yaşında yetim kalmış beş çocuğun en büyükleriydi. Annemin babası, o zaman bir söz vermiş büyüyünce Kadriye'yi Hikmet'le evlendireceğim diye, sözünden de dönmemiş..İstemeye istemeye evlenmiş annem..Hiç bir zamanda sevemedi, sevmedi..
Adını hiç demezdi...'Devleto' koymuştu adını..Bu nereden çıktı dediğimizde de alaycı bir edayla başıma konan devlet kuşu bu derdi.
Erol doğduktan sonra, 34 yaşında terk etti yatağını.. Açık açık bize ..''Artık bana haram olsun' demişti. Dediğinden de geri adım atmadı..Babam aile büyüklerinden torpil yapmaya kalktı. Başarılı olamadı..
Silik bir şahsiyetti babam, Dünya umurunda olmazdı..Bencildi..
Annemin bana ''Kocam olmasa, el aleme rezil olmasam, bunu günde üç posta döverdim'' dediğini çok net hatırlıyorum.
Annem Topraklık Dolmuşunda başını kasten omzuna koyan ve ikaz ettiği halde tekrarlayan birinin kafasını camdan dışarıya çıkarıp, kan revan içinde bırakmıştı..Polisleri hiç sevmezdi...Bir gün yolda giderken düşmüş, yardım etmeye gelen polise, ''Çekil elini bana sürme'' demişti..Tabi polis buna bir anlam verememişti.
O bir Spartalı'ydı... Zulme direnen, mazlumun yanında, merhametli bir kadındı...
Bir başka hikayede anlatmıştım.
Ölünceye kadar gözünden bir damla yaş geldiğini hiç görmemiştim.
Ta ki, yoğun bakımda, ölmek üzereyken elimi tutup baktığını ve gözlerinden damlaların aktığına ilk defa şahit oluyordum.
Babamı, amcamı kanserden kaybettim.
Annem by pass olduğunda, bir daha ayağa kalkamadı.
Günlerce diyalize alındı.Yoğun bakımda kaldı.. Dikiş tutturamadı. Ve rahmetli oldu.
Okur yazar değildi..
Tüm ülkelerin başkentlerini bilir . Saydığında Bitlis şivesi nedeniyle çok gülerdik..
En ilginci ise, devletleri sayarken, Brezilya'ya 'Rezilya' demesiydi.
Onu çok özledim...
O bir efsane kadındı...Nurlar içinde yatsın..
Babamla amca çocuklarıydı..Babam yedi yaşında yetim kalmış beş çocuğun en büyükleriydi. Annemin babası, o zaman bir söz vermiş büyüyünce Kadriye'yi Hikmet'le evlendireceğim diye, sözünden de dönmemiş..İstemeye istemeye evlenmiş annem..Hiç bir zamanda sevemedi, sevmedi..
Adını hiç demezdi...'Devleto' koymuştu adını..Bu nereden çıktı dediğimizde de alaycı bir edayla başıma konan devlet kuşu bu derdi.
Erol doğduktan sonra, 34 yaşında terk etti yatağını.. Açık açık bize ..''Artık bana haram olsun' demişti. Dediğinden de geri adım atmadı..Babam aile büyüklerinden torpil yapmaya kalktı. Başarılı olamadı..
Silik bir şahsiyetti babam, Dünya umurunda olmazdı..Bencildi..
Annemin bana ''Kocam olmasa, el aleme rezil olmasam, bunu günde üç posta döverdim'' dediğini çok net hatırlıyorum.
Annem Topraklık Dolmuşunda başını kasten omzuna koyan ve ikaz ettiği halde tekrarlayan birinin kafasını camdan dışarıya çıkarıp, kan revan içinde bırakmıştı..Polisleri hiç sevmezdi...Bir gün yolda giderken düşmüş, yardım etmeye gelen polise, ''Çekil elini bana sürme'' demişti..Tabi polis buna bir anlam verememişti.
O bir Spartalı'ydı... Zulme direnen, mazlumun yanında, merhametli bir kadındı...
Bir başka hikayede anlatmıştım.
Ölünceye kadar gözünden bir damla yaş geldiğini hiç görmemiştim.
Ta ki, yoğun bakımda, ölmek üzereyken elimi tutup baktığını ve gözlerinden damlaların aktığına ilk defa şahit oluyordum.
Babamı, amcamı kanserden kaybettim.
Annem by pass olduğunda, bir daha ayağa kalkamadı.
Günlerce diyalize alındı.Yoğun bakımda kaldı.. Dikiş tutturamadı. Ve rahmetli oldu.
Okur yazar değildi..
Tüm ülkelerin başkentlerini bilir . Saydığında Bitlis şivesi nedeniyle çok gülerdik..
En ilginci ise, devletleri sayarken, Brezilya'ya 'Rezilya' demesiydi.
Onu çok özledim...
O bir efsane kadındı...Nurlar içinde yatsın..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder